Hüznü sâyende aldık, gözyaşını, hicranı…
Her ne varsa senden mirastır bana çile namına.
Tek varisinim bu yalan dünyada, tek terkinim.
Sâye nedir biliyor musun?
Gölge demektir ve Farsça bir sözcüktür.
Sâyemde bunu öğrendin, bak.
İlk defa senin sâyende ağladım. Geceydi dere kenarına indim, Ohi’nin kar suyuyla başını taştan taşa vuran buz gibi sularına ayağımı daldırdım ve hıçkıra hıçkıra, titreye titreye ağladım. Ay şahittir bu feryadıma, yıldızlar mendil tuttu ama kurutamadı içimi ıslatan yağmuru. Kirpiklerim nemlidir hâlâ, en güzel çiçekler de nemli yerlerde yetişmez mi? Sana bakışım bu yüzden çok güzel tıpkı bir çiçek gibi. İçimin guslünü gözyaşlarımla alıp arındım dünyevi her türlü kirden. Gözyaşları dezenfektanıdır kalbin.
Ruhum boydan boya yıkandı da nefeslendim.
Sâyende dert sahibi olduk çok şükür! Şikayetim yok sakın yanlış anlama beni. Senden önce başımı yastığa koyduğum gibi uyurdum. Senden sonra gökteki yıldızları sayar oldum. Karanlığın her noktasını biliyorum artık çünkü gözlerim hep o noktalara takılı kalıyor. Sonra o noktalardan biri büyüyor kocaman oluyor ve beni yutuyor.
Saçının bir teli dahi beni mesut etmeye yetiyor var gerisini sen düşün. Bakışın felç ediyor beni, gülüşün delirtiyor, sesin canımı alıyor. Fark ettin mi israfsız seviyorum seni, noksansız. Kokladığın çiçekler gerdanımda kolyedir, yediğini çikolataların kabı, çiğnediğin cikletlerin falı, okuduğun kitaplarda altını çizdiğin sözcükler, dizeler ezberimdedir. Tüm bunlar nasıl oluyor diya bakıp da şaşırma! Bunların tek açıklaması var hem de tek sözcükle: Sâyende.
Artık bu şehrin her yerini adım gibi biliyorum. Yaşadığın mahalleyi, geçtiğin caddeleri, gezdiğin sokakları, oturduğun parkları, sevdiğin kafeleri, hoşlandığın mekânları… Avuçlarını açıp kana kana su içtiğin Karaçalı çeşmesini… Her gördüğünde bir kez daha vurulduğun ve büyülendiğin Ulu Cami’yi… Sadaka verdiğin dilencileri, selpak aldığın sokak çocuklarını… Sâyende her şey, herkes…
En sevdiğin çiçeği seviyorum, en beğendiğin filmi izliyorum, en çok dinlediğin şarkıyı dinliyorum ve elinden düşürmediğin en güzel bulduğun kitabı okuyorum. Bütün en’lerim seninle ilgili gördüğün gibi.
Sâyende.
Gölge etme başka ihsan istemem, demiş ya Diyojen işte ben de, Gölge et başka ihsan istmem, diyorum. Bakışlarının gölgesinde demlenirim aşka, gülüşün gölgesinde huzura ererim, kalbinin gölgesinde zevkten dört köşe olurum. Gölgende bana yer verdiğin için kendimi dünyanın en mutlusu ilan ederim tüm bunlar sâyende oluyor.
Rabbe şükrümsün. Sâyende kendimi tamamladım. Eksik olan yanlarımı gördüm; boşluklarımı, kusurlarımı, yanlışlarımı. Bir yapbozun en önemli parçasını bulmuş gibiyim seninle. Beden; et ve kemikten ibarettir, sen o bedene üflenen cansın işte.
Sâyende sâyeban olduk. Dağ başında kardık eridik ve gürül gürül akan buz gibi bir su olduk. Bulutlarda yağmurduk; dolduk, kendimizi tamamladık ve sonunda da yağdık kurak gönüllere. Dudaklarda kuru ve anlamsız bir sözcüktük, senin dudağında kalpleri fetheden bir melodiye döndük. Her şey seninle manasını buldu ve tamamlandı bunu benden başka kim tam anladı?
kaptan
Bir yanımız Narin çocuk… Bir yanımız Sıla bebek… Bir yanımız Diyarbakır… Bir yanımız Tekirdağ… Kuzeyi…
Bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önünde. Elinde selpak, ayağında terlik, burnunda sümük, dudağında uçuk…Gözünde kapkara…
TELMİH DERGİSİ, SAYI 31, FİLİSTİN ÖZEL SAYISI Elimde hoparlör ile bir kamyonetin kasasında mahalle mahalle,…
TELMİH DERGİSİ, 32. SAYI, TELMİH SOHBETLERİ 1.Bize Gürhan GÜRSES'ten bahseder misiniz? İyilikten, güzellikten ve sevdadan…
Filistin ölü çocuklar ülkesi... Netanyahu da bu işin taşeronu. Ve onu alkışlarla karşılayan eller kurusun.…
This website uses cookies.