Siyah şapkalı adam ağır adımlarla sahneye doğru yürüdü.

Kalabalık bir bıçak gibi ortadan ikiye ayrılıyor ve ona yol veriyordu.

Işıklar söndürülmüş sadece onun üzerine tutulmuş bir spot ışığı vardı.

Herkes suspus kesilmiş, herkesin bakışı onun üzerine odaklanmıştı.

Bir merceği tutarsınız ya güneşe ve o merceğin topladığı güneş ışığıyla yakar ya kâğıdı işte herkesin bakışları da bir mercek gibi tutulmuştu o ateşten ateş güneşten güneş adamın yürüyüşüne.

Kendinden gayet emin ve bir o kadar da vakarlı yürüyüşünü sahnenin ortasına geldiğinde bir kenara bıraktı. Hafif bir melodi pürdikkat kesilen topluluğun damarlarında akan kanı daha da hareketlendirdi. Adam mikrofonu elleriyle sımsıkı kavradı şapkasını hafifçe kaldırdı ve kendisini seyre dalan topluluğa bir bakış fırlattı. Bir film sahnesindeydi herkes. En can alıcı sahne hem de.

Her akşam aynı saatte çıkardı sahneye.

Ve sadece bir şarkı söylerdi.

Filistinli Hayri Hanun için yazdığı şarkıyı.

Sonra bir rüzgâr gibi yalayarak herkesin yüzünü çekip giderdi.

Etraf suspus olurdu.

O gittikten sonra tadı kalırdı hüznün kalplerde. Ve bir o kadar da esrarengiz bir şekilde onu dinleyenlerin ruhlarında mazlumlara dua edilirdi gizlice.

Şimdi yine artık ezberlenen ama her okuduğunda dinleyicide taze heyecan uyandıran şarkısını söylemeye başlamıştı siyah şapkalı adam.

“Yaşlı bir adam Filistin’de

Ayaklar altında…

Onuru insanlığın

Yerle bir edilmekte…

Elinde asla düşürmediği

Ve sımsıkı tuttuğu bayrağı

Ve bastonu…”

Adam buğulu sesiyle şarkının bu kısmını icra ettiğinde herkesi garip bir hüzün sarıyor ve gözlerinde biriken yaşları silmek için, herkes,  kimseye göstermeden kollarının yan tarafını kullanıyordu.

Kimse öz vatanında mahkûm ve mahrum olmasın. Ektiği tarladan, diktiği bahçeden, içtiği çeşmeden, yediği ekmekten uzak düşmesin. Kıyıya vuran çocukları hayal etti çoğu. Katledilen kadınları, kirletilen kızları… Vatan eğer uğruna ölen varsa vatandır, cümlesini herkes aklına getirirdi o an.  Acılar tazelenirdi her gece o sahneye çıktığında. Ve dudaklar kanatılırcasına ısırılırdı, gözler kuruyuncaya kadar ağlanırdı ve kalp göğüsten sökülüp atılırcasına çarpardı.

“Kendi öz toprağında,

Bir elinde bayrağı

Diğerinde bastonuyla

Düşman postalının altında

Yüzü gözü çamur içinde

Bir yaşlı adam bakar insanlığa

Ölmek için kurşuna gerek yoktur

O yaşlı adamın can alıcı bakışı

İsabet etmesin yüreğinize tek”

                Şarkının son kısmı geldiğinde herkes ona eşlik etmeye başlardı. Milli bir marşı söyler gibi herkes son derece ciddi, içten ve hisliydi. Tek bir ses gibi çıkıyordu onlarca insanın söylediği şarkı. Bir ruh ve kalp birliğiydi. Dokunsanız herkes ağlayacak, bıçakla damarlarını kesseniz kanları akmayacak bir vaziyetteydiler.  

                “Postalında o zalim askerin

Bakışının izi kaldı Hayri Hanun’un

                Güvercin gerdanlığıydı vatan

Boynunda düşmanın dizi kaldı.”

Şarkısını bitirdikten sonra ‘George Floyd’ selamıyla terk ederdi sahneyi.

Bir süre konuşmazdı hiç kimse.

Loş bir ortamda hıçkırık sesleri gelirdi.

Ve çekip giden adamın ayak sesleri…

Önceki İçerikKÖSTEKLİ CEP SAATİ
Sonraki İçerikBEN HÂLÂ OYUM
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.