Telmih dergisi, 21. sayı
“Çevre, miras değil gelecek nesillere devredilecek emanettir.” Bu sloganı beyinlere nakşetmek gerek, kalplere işlemek! Bu emaneti her insan nefsinde samimi bir dava olarak yaşamalı ve yaşatmalıdır. Yarın çok geç olacak, belki de çok zor olacak.

Yaşadığımız dünya cennet de olabilir cehennem de… Güllük gülistanlık bir çevre de olabilir yaşadığımız dünya, çerden çöpten bir yer de… Tercih insanoğlunun! Yıkımların, talanların, sökümlerin, tahriplerin olduğu bir dünyada mı yaşamak istersiniz yoksa güzelliklerin iyiliklerin doğallığın olduğu bir dünyada mı yaşamak istersiniz?

Her şey yere atılan bir çöple başlar. Boşa akıtılan bir damla suyla, ziyan edilen bir nefesle… Dağ dağ olur sorunlar gel de çöz bu bağı, kördüğüm olur her şey gel de çık işin içinden! Kirlettiğimiz dünya kirlendiğimizin resmi olur.

“Son nehir kuruduğunda,
Son ağaç kesildiğinde,
Son balık tutulduğunda,
Paranın yenmeyen bir şey olduğu anlaşılacaktır” diye insanları uyarır bir Kızılderili atasözü. Sona doğru sürüklenen ve kendi kuyusunu kazan bir dünyanın insanları çevrenize bakın. Adım adım yok oluşa sürükleniyoruz, farkında mısınız? Bir toprak parçası, bir su damlası, bir nefeslik hava demeyin asla! Küçümsemeyin.

Evrenin en büyük çöplüğü haline gelmiş bir dünyayı bırakacağız yarına. Hani bu dünyayı emanet olarak aldığımız gelecek nesiller var ya onlara hem de. Çocuklarımıza, onların çocuklarına… Oysa onlara en güzel hediyeyi verebilir insanoğlu. Daha yaşanılır, daha katlanılır, daha çekilir bir dünya hem de!

Sanayileşen bir dünyadayız, bilgi teknoloji ile dem vuran… Bunun yaşadığımız dünyaya ve üzerindeki her canlıya olumlu ve olumsuz yansımaları var. Çevre evrensel bir konudur ve evrensel bir derttir insanoğluna. Bu bilinç oluşmazsa, bu duyarlılık yer etmezse insanlarda sonumuzun pek de iyi olacağını düşünmüyorum nedense!

Yüce yaratıcı armağan olarak vermiştir insana bu dünyayı ve her bir insanın bu dünyadaki yaşayışı da yüce yaratıcıya yapılacak olan en güzel teşekkürdür. Boşa akmayan bir su, heba olmayan bir nefes dahi bu şükranın bir ifadesidir. Dikilen bir fide, çöp atılmayan bir doğa, kirletilmeyen bir dere, hormonlanmayan bir toprak, kırılmayan bir dal parçası, kopartılmayan bir çiçek, eziyet edilmeyen ve yaşam alanı yok edilmeyen bir bitki, bir hayvan dahi bu şükranın bir göstergesidir. Dünyanın herhangi bir noktasındaki bir problem büyür ve bizleri de etkisi altına alır. Kutuplardaki buzulların erimesi, yağmur ormanlarının kesilmesi, Afrika’daki doğal hayatın katledilmesi ve benzeri…

Cam şişe doğada 4000 yıl kalıyor, plastik 1000 yıl, kola kutusu 20-100 yıl, sigara filtresi 5 yıl… Aklımıza gelmeyen başımıza geliyor, tükeniyoruz yavaş yavaş. Şimdi bakın çevrenize, nasıl da düşmanca davranıyoruz nasıl da acımasızca yok ediyoruz doğayı. Bunu yapan en medeni, en üstün canlı olan ve aklı olan insan! Dünyanın en vahşisi kaplan yahut aslan değildir, insandır insan bilin bunu!

Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği ve en önemlisi insan kirliliği tavan yapmış bugün yaşadığımız dünyada. Boydan boya kir akıyor insanlarda; katliamlar, işkenceler, tecavüzler… Cana kıyan doğaya kıymaz mı? Cana kasteden diğer canlara kastetmez mi? Canlar tükeniyor, nesiller bitiyor, sular bozuluyor, hava kirleniyor. Atıklar sularımıza katık oluyor, zehirler boca ediliyor yediğimiz her şeye, sağlığımız elden gidiyor. Toprağımız kan ağlıyor, suyumuz zehir akıyor, bitkimiz hormon oluyor, hayvanlarımız yok oluyor. Savaşlar oluyor sebepsiz yere, tonlarca bombalar atılıyor insanların üstüne ve toprağın. İnsanlar ölüyor ve toprakla beraber her şey ölüyor. Denize dökülen kanalizasyonlar, çöpler atıklar, egzozlardan çıkan gazlar, filtresiz fabrika bacaları, toprağa saçılan atıklar, zararlı ilaçlar, gübreler… Sokaklara izmarit, mendil, çekirdek vb. atanlar, tükürenler…

“İlkbaharda usul usul yürü toprak ana hamiledir.” diyen eski insanlar yok artık.
“Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır” diyen Âşık Veyseller de yok artık!

Lütfen daha güzel bir dünya için, el ele verelim. Daha sağlıklı bir dünya için kol kola girelim. Lütfen daha yaşanılır bir dünya için kafa kafaya verip çözüm üretelim. Gönül gönüle gürül gürül bir dünya yaratalım. İnsanlığın evrensel türküsü olsun bu: Yaşam yaratıcı tarafından verilmiş en güzel armağandır insana ve insanoğlunun yaşama şekli de yaratıcıya sunulmuş olan en güzel teşekkürdür. Şükredip yaşadığımız dünyanın hakkını verenlerden olalım.

Gürhan Gürses

Önceki İçerikŞEBNEM ŞİRİN
Sonraki İçerikBAŞAK CENGİZ
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.