RAF DERGİSİ, 9.SAYI, OCAK ŞUBAT 2020

Dolmuş tıka basa dolmuştu. İğne atsan yere düşmezdi. Gökteki yıldızlar kadar çoktu yolcular, sudaki balıklar… Herkes maskeliydi. Bakıp gülüyordum çoğuna. Kaçıncı maskeydi bu acaba yüzlerinde insanların? En belirgin olanıydı son taktıkları, ya göremediklerimiz?

Mesela şu genç, kaç kişiyle konuşuyordu aynı anda? Şu orta yaşlı adama ne demeli? Evde ayrı sokakta ayrıydı muhakkak. Lise talebesi kılıklı bir çocuk vardı ne kadar da umursamazdı her şeyi. Okulda da böyle miydi acaba? Hızmalı kız ise ayrı bir âlemdeydi. Kaşı gözü ayrı oynuyordu.  Canım sıkıldı her nedense! Maskeli balodaymış gibi cümle âlem! Beden sağlığı için evet anlıyorum da ya ruh sağlığı için? Maske üstüne maske, yüz üstüne yüz…

İnsanları tanıdıkça şaşırıyorum. Her gün aynı kişiyle yeniden tanışıyorum. Dün bıraktığımla bugün gördüğüm aynı kişi değil ve bugün bırakacağımla yarın karşılaşacağım da aynı kişi olmayacak. Bir cep telefonu markası gibi hep yenileniyor insanlar. Ayrı bir formatla tekrar piyasaya çıkıyor. Bir de hepsi çok pahalı öyle ucuz kimse göremezsin. Herkesin kendine göre bir piyasası var kimse hırdavatçıda değil, kelepire hiç düşmemiş. İkinci el aşklarla muhatap olmamış ve halka açık plajlarda yüzmemiş. Herkes sarrafın elindeki en değerli taş! Oysa aynı minibüsteyiz kıymetli taşlar; altın da olsanız, gümüş de, çakıl taşı da… Bir biz kendimizi olduğundan fazla görmüyoruz neysek oyuz tavrında takılıyoruz. Çünkü biliyoruz ki herkes sarraf değil bu yüzden incinmek kolay, kırılmak fazla…

Of, şoför sigarasını yaktı ama nasıl içecek maskesiyle? Sahiden de merak ediyorum. Hım maskesinin ağız kısmını delmiş oradan içiyor sigarayı. Bu milletin her şeye bir çözümü var. Gökyüzüne alışveriş merkezi açın inanın merdiveni dünden hazır olur. Zaten nefes almakta zorlanıyoruz bu maskeyle bir de sigarayla mı kirleteceğiz havamızı.

Müsait bir yerde inebilir miyim, dedi biri. Tabii ki size layık değil ama! diye cevapladım içimden hınzırca. Şoför de durdu zaten. İnen zatı muhterem tam da bir su birikintisine basmaz mı ilk adımda! Ben demiştim!

Covid19, cirit atıyordu bu minibüste. Bence şöyle alıcı gözle bakıyordu kime

misafir olayım diye. İç içeydik, akraba olacak denli yakındı herkes birbirine. Ya dur bir Allah aşkına şoför efendi! Dışarısı zaten çok sıcak, içerisi zaten hamam… Nefesler karışıyor birbirine. Nemli bir ortamda kan ter içindeyiz. Klima da yasak… Alma başka birini.  Yok neymiş efendim, yolcuymuş da sıcakmış da… O zaman para da alma!

Aşk mı Covid19 mu? diye sormak isterdim şimdi bizim bu cemaate. Artık biz olduk yani. El ele, kol kola oturan bir çift vardı önümde. Aşkın ele geçirdiği bünyelerde Covid19 yaşayamıyor, bilim insanları buna bir baksın lütfen! Aşk ilacı enjekte etsinler bakın kalıyor mu Covid19!  Adam kadının saçların geçirmişti parmaklarını ya söküp alamıyordu ya da kadının saçını okşuyordu. Bence birincisi daha gerçekçi duruyordu.

Nalet gelsin şu virüse, dedi yaşlı bir teyze! ‘Lanet olmasın!’ diye düzelttim içimden. Neme lazım yüksek sesle söylesem belki de “nalet olası” bir çantayı kafamın ortasına yerdim. Burası Türkiye çünkü… Yer verdiğim bir bayan “Neden bana yer verdin?”  diye sormuştu. Tamamen aptallığımdan, demiştim de herkes gülmüştü.

Bir başkası da covid mi kofik mi ne anlamadım ya! diye espri yaptı ama kimse anlamadı. Elazığlı olmayan anlayamaz elbette. O an kendimle gurur duydum. Çünkü üstgeçide ve polis barikatlarına kurutulmak için asılan kofikler geldi aklıma. Güldüm sessizce kimse güldüğümü görmedi çünkü maskeliydim.

Az kaldı, ineceğim birazdan. Güneş kafayı takmış bu şehre bugün. Asfalt eriyip de kara üzüm pekmezine dönmüş. Kuşlar susuzluktan olsa gerek dut yemiş gibi. Mendille terini siliyor öndeki yolcu. Radyoda Müslüm çalıyor “Olmadı yâr” diye. Sakız çiğniyor biri sanki o kalabalıkta etimi çiğniyor. Bir diğeri telefonda konuşuyor, herkes onu dinliyor. Dedikodusunu yapıyor Ayşe diye birisinin. Cumartesi pazarında görmüş de onu, o kadar hava atmasına gerek yokmuş da. Yani egosu avm gerçeği pazar tablası… Bir de kahkaha patlatıyor yaptığı espriye. İçimden onun boğazını sıkmak geldi. Ne kadar da arkadan konuşmayı seviyoruz, atıp tutmayı. Tenhada inanın hepimiz birer cengâveriz başkasına, yüz yüze ise çaydaki bisküviyiz.  Yüzsüzler! diye haykırmak istedim bir an ama zor tuttum kendimi. Eminim herkes dönüp bakacaktı. Topunuzun… diye küfretmek istedim ama o an nedense terbiyem el vermedi. Can Yücel’den aşırma bir cümleyle bu minibüsün içindekilerin jeopolitik durumu küfre müsaitti. Biri inerken maskesini çıkarıp yere attı. Diğeri tükürdü. Of, Allah’ım sen bana sabır ver? Tahammül mülkünü yıkan Hülâgûlerle iç içeyim.  Biri son anda şöyle dedi de gülümsedim gayriihtiyari: “Müsait bey, beni indirir misiniz?” Şoför de hinoğluhin“24 saat emrinize amadeyim hanımefendi buyurun!”

Ahirde ben de indim minibüsten. Maskeli bir balodan çıkmış gibiydim. Evde kalmak en iyisi, dedim. Hiç değilse kendi gerçeğinde toplumu kurguluyorsun. Toplumun gerçeğinde kendini kurgulamak daha zor.

                                                                               GÜRHAN GÜRSES

Önceki İçerikYENİ YIL GELİNCE KUŞLARI NE YAPARLAR?
Sonraki İçerikGENİŞ ZAMAN DUYARLILIKLARI
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.