İsrail ordusunun dün gece saatlerinde yerinden edilmiş binlerce Filistinlinin sığındığı Refah kentinde bulunan çadır kente yönelik gerçekleştirdiği saldırıda onlarca insan yanarak can verdi Adı üstünde çadır kent… Roketler, füzeler yakıp yıkmaz mı çadırdan olanı? İçindeki  çoluk çocuğu, kadını kızı, yaşlıyı hastayı kül etmez mi? Peki neden bizim ahımız da İsrail’i kül etmiyor? Allah’ın gazabı tezelden İsrail’in üstüne olsun.

Brezilya’nın bir mahallesinde yaşanan suç olaylarını tüm çıplaklığıyla akıcı ve etkiliyi bir biçimde anlatan Tanrıkent filminden etkilnmemek elde değil. “Kaçarsan öldün demektir. Kalırsan yine öldün demektir. Nokta!”   “Kaçarsan seni bulurlar. Kalırsan seni çiğ çiğ yerler!”   “Dövüşürsün ama hayatta kalamazsın. Koşarsın ama asla kaçamazsın” mottolarıyla bugünün zalimlerine de göndermelerde bulunan filmi hatırladım İsrail’in çadır kenti yakmasıyla. İsrail kendi tanrıkentini kurmuş ve orada istediği gibi zulmediyor. Filistinliler yerinden edilmiş ve emaneten kaldıkları çadır kentlerde dahi katlediliyor. Kimin umurunda bu? Evde çocuğumuzun eli ocaktaki tencereye değip  hafiften yansa yüreğimiz alev alev yanmaz mı o an? Peki çadırın içinde İsrail füzeleriyle vurulan ve kül edilen çocukların günahı bizim üzerimize olmaz mı?

Bakın din kardeşliği demiyorum artık… İnsanız insan, bu kafi… Din kardeşliği olsaydı iki milyar insanın ortak gücü sayesinde oradaki masumlar ölmezdi. Artık bu katliamlar insanlığın imtihanı olmuş. Filistin’in dışında kalan bütün insanların kıyametidir çadır kentin füzelerle yakılması. İsrail aç mı aç, şişko mu şişko, vampir mi vampir, yamyam mı yamyam ve  doymak bilmeyen obez mi obez insan kanıyla beslenen  bir katil devlettir ve küçürek hikayesi de aynen budur:

Ne alırdınız?

Taze yanmış çocuk eti…

Nereden?

Refah çadır kentinden…

Zorunuza gitsin. Vicdanınız varsa sesinizi çıkartın! İnsansanız tavır alın. Filistin’de yanıyorsa bir çocuk dünyanın her köşesinde ona bir damla su olacak sesler de çoğalmalıdır. Bir zulme tavır almak da önemlidir, ona karşı posta koymak da onu bertaraf etmek de…  İsrail dünyanın başına bela olmayı zaten miras olarak almış ve o mirası da yarına taşımak adına kendisinin dışındaki hiçbir kimseye yaşama hakkı tanımıyor.

İsrail’in dışındaki bütün milletler de ortaya konan bu vahşeti izliyor. Mesele parmağınızın yanması değildir, mesele Filistin’de insanlığın yanıp kül olmasıdır. Oradaki ah dumanları bütün dünyayı sarmaz mı? Genzimizi yakmaz mı? Kaç çocuğun canı var o ahta, kaç genç kızın feryadı, kaç annenin gözyaşı ve kaç ninenin sessizliği?

Tanrıkent’in başrol oyuncularından  Rocket seyirciye yaşadığı yeri “Elektrik yok, asfalt yok, ulaşım yok!” diye anlatırken böyle bir ortamda çocuklar ve gençler “Gelecek yok, planlama yok!” gerçekliğinin farkında olarak yetişiyor. Filistinli çocuklar da her türlü yokluğa rağmen “Bu topraklarda İsrail diye bir devlet yok!” bilinciyle yetişiyor ve kendilerini ülkeleri uğruna kurşunlara hedef ediyor.

Cesareti Filistinli bir gencin gözlerine bakarak öğrenin. Filisintli bir genç kızın İsrail askerlerine karşı yüksek sesini dinleyerek öğrenin vatanseverliği. Filistinli bir annenin evlatlarını kurban edişindeki sabra bakarak öğrenin kutsallığı. Filistin’de – Allah aşkına – ölümün dışında ne var bugün? Ekmek mi su mu can mı canan mı? Hiçbir şey yok yaşam adına. Tabii ki buna yaşamak denilirse. Dua dua büyüyen birliktelikler, amin amin çoğalan insanlıklar olmalı ki bu zulüm bitsin. Yoklar diyarında canlar da yok oluyor.

Filistinli çocukların bu savaş ortamında okuma gibi bir şansları da yok. 1948’den beri olan her neyse ondan farklı olmuyor bugün de. Kendi gelecekleri ve gerçekleri birer kopyası olmaktan öteye geçmiyor öncekilerin. Ama bunun da illaki bir sonu olacak. Tersine  dönecek bu hikaye. İsrail’in oluşturduğu ve Filistinlileri yerleştirdiği Tanrıkent’te artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Korunmasız ve masum çadır kentin füzelerle vurulması İsrail’in sonunun başlangıcı olur inşallah.

Kendi tanrıkentini kuran İsrail cehenneme giden yolunu da bir güzel asfaltlamış oldu böylece. Son sürat gider cehenneme, temennimiz budur.

Önceki İçerikDUT YEMİŞ BÜLBÜLLER DİYARIDIR ARAP ÜLKELERİ
Sonraki İçerikSEVDADANDIR YAZMIŞLIĞIMIZ AHMET ARİF’İ
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.