En güzel kızıdır vaktinde Tepe’nin. Üzerine türküler yakılmıştır en hüzünlüsünden, gözyaşları dökülmüştür en şaşaalısından. Klasik aşk hikâyelerine benzer biraz, özdeşleşir Karakoçan’la.

Güzel mi güzeldir Tırka Depe, alımlı mı alımlıdır. Herkesin dilindedir güzelliği, herkesin dudağındadır adı. Bir bakanın bir daha gözlerini alamayacağı kadar yakıcıdır bakışları. Saçları uçurumdan düşen gönüllerin tutunduğu bir iptir, sesi buğulu bir sestir ki duyan bir daha uyanmak istemez, tatlı ve hoş bir ninnidir. Adı ise dünyanın en tatlı adıdır, onun adının mevzu bahis olduğu meclislerde herkes susar onun hayaliyle hemdem olurdu muhterem zatlar. O kadar dolmuştu ahalinin gönlüne. Bir pınar suyu gibi akmıştı kalbine yörenin. Ona meyleden yüzlerce binlerce gönülden biriydi Ahmet’in gönlü. O karşılıksız ve imkânsız olduğunu bile bile tutulmuştu Tırka Depe’nin bir gamzesine Ve asılı kalmıştı yüreği gamzesinde Tırka Depe’nin. Evde çayırda bayırda; her yerde her zamanda Tırka Depe’ydi diline dolanan. Bir dua gibi ismini sayıklardı hep, bir su gibi ismini içerdi Tırka Depe’nin.

Tırka Depe, istenir yüzlerce binlerce taliplisinin yaptığı gibi Ahmet tarafından. Sonuç baştan bellidir: Hayır. Ahmet geleneklere ve büyüklerine uymuştur lakin yanıt onun yüreğindeki ateşi söndüreceğine daha bir alevlendirmiştir. Bu ateş öyle bir ateştir ki yöredeki herkesin diline pelesenk olur en az Tırka Depe’nin güzelliğinin anlatıldığı kadar. Ah Tırka Depe, bu öyle onulmaz bir hastalıktır ki Ohi’nin bütün suyunu deva diye getirsen ne çare, merhem diye sürsen nafile!

Tepe, Karakoçan’ın kalbidir. Karakoçan’ın ortaya çıktığı dallanıp filizlendiği ve kocaman bir şehre dönüştüğü yerin merkezidir. Toprak evlerden müteşekkil yerli diye addedeceğimiz kişilerden kurulu bitişik damlarında çocukların gece yarılarına kadar oyunlar oynadığı iki üç ailenin bir dam altında yaşadığı hırsızlığın kavganın patırtının olmadığı ve yabancının asla girmediği bir mahalleydi Tepe. Tepe Karakoçan’dır, Karakoçan Tepe’dir. Tırka Depe’yse Tepe’nin en meşhur adıdır. Karakoçan’da iz bırakanlar, Karakoçan’ın meşhurları sıralamasında Tırka Depe ilk yazılması gerekenlerdendir. Hatta ve hatta belediye meclisi Tırka Depe’nin adını Tepedeki bir sokağa, bir parka verebilir. Ve hikâyesini kısacık da olsa kitaplaştırıp kültür yayınları serisi adı altında bütün Karakoçanlılara ulaştırabilir. Bunlar olmasını istediğimiz şeyler lakin şu an ki anlayışla imkânsızı talep ettiğimizi biliyorum.

Ahmet kafaya koymuştur, Tırka Depe’yi alacaktır. Kız isteme faslı olumsuz sonuçlansa da Ahmet abayı fena halde yakmıştır. Bu öyle bir hal almıştır ki Mecnun’un esamisi dahi okunmaz, Ferhat’ın külüngü havadır Ahmet’in aşkı karşısında. Bir gece ansızın baskın verirler birkaç arkadaşıyla Tırka Depe’nin evine. Evdekiler baskın verenlerin Tırka Depe için geldiklerini öğrenince onu hemen evdeki buğday ambarının içine saklarlar. Ahmet’in hempaları Tırka Depe’nin annesini görünce “Tamam işte Tırka Depe bu!” deyip üzerine çullanır. Tam anneyi götürmek üzereyken Ahmet kadının yüzüne bakar ve “Onu bırakın, o annesi…” der. Annesi aysa Tırka Depe ay parçasıdır. Güzellikte kızıyla bir olan anne hemen bırakılır. Tırka Depe kısa bir aramadan sonra buğday ambarının içinde bulunur, çıkartılır ve zorla feryat figan eşliğinde alıp götürülür.

Tırka Depe, Ahmet’in olmuştur artık. Dereler okyanusa kavuşmuştur. Fırtınalar dinmiştir. Sakin bir limana dönmüştür gönüller. Kendilerine göre düğün dernek kurulmuş ve düğün yapılmıştır. Ahmet, kıştan bahara dönmüştür. Rahatlamıştır, bahtiyar olmuştur. Can bellediği Tırka Depe yanındadır, ellerinin altında gözlerinin önündedir. Yılı dolmadan bir kız çocukları doğmuştur. Mutluluk ve huzur zirve yapmıştır Ahmet’in damında. Kız, annesinin hık demiş burnundan düşmüş sanki. Tırka Depe ve kızı bir elmanın iki yarısı gibiymiş güzellikte. Bebeği görenler nazar değmez inşallah tıpkısının aynısı dermiş Tırka Depe’ye espriyle karışık.

Mutluluk rüzgârı fazla esmemiş Ahmet’in bağında bahçesinde. Kıştan bahara inkılâp eden yaşam bahardan yaza yazdan da hazana ermiştir tez elden. Tam bir yıl geçmiştir düğünlerinden bugüne. Bebeklerinin doğumunun üzerinden ya 2 ay ya da 3 ay geçmiştir. Ahmet akşama doğru çiftten gelir. Rençberliğin zorluğunu iliğine dek üzerinde taşıyan Ahmet’in ayakta duracak hali yoktur. Tırka Depe o anda kapının önünde isli kazanda kaynattığı suyla bir leğende çamaşır yıkamaktadır. O da yorgundur, tüm gün ev işleriyle uğraşmıştır, bebeğiyle ilgilenmiştir. Ahmet, dünyalar güzeli karısı Tırka Depe’ye yaklaşır ve “Kolay gelsin kenger sakızım” dedikten sonra elindeki çifte ait olan demir parçasını alıp yerine koyması için Tırka Depe’ye doğru fırlatır. Tırka Depe de Ahmet’e doğru başını kaldırıp bakmaktadır. İmkân olsaydı da bu demir parçasını havada tutabilseydik. İmkân olsaydı da Ahmet’in elleri kırılsaydı da bu demir parçası Tırka Depe’ye doğru gelmeseydi. İmkân olsaydı da Tırka Depe uzağa kaçabilseydi.Lakin dediklerimizin hiçbir olmadı. Bu demir parçası direkt Tırka Depe’nin kafasına çarptı. Bu darbe üzerine Tırka Depe oracıkta yere düşer ve çok hazin bir şekilde hayatını kaybeder. Ortalık feryat figandır. İnsan sevdiğinin katilidir: Onun gülüşünün, bakışının, sevişinin… Ahmet’i anlatmaya lüzum yoktur. Çok zor bulmuştur Tırka Depe’yi çok da kolay kaybetmiştir. Bu aşk üzerine türküler yakışmıştır, ağıtlar dökülmüştür, zılgıtlar çekilmiştir. Golanlı Dengbej Teyfik’ten dinlemiştim türküsünü. Hikâyesini bilince Tırka Depe’nin yüreğinizin ağrıdığını hissedersiniz o türküyü dinleyince.
Hani şair (Aragon) der ya:
“Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara
Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da
Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin
Mutlu aşk yoktur ama
Böyledir ikimizin aşkı da”

Karakoçan’ın ufkunda silueti belirir bir akşamüstü Tırka Depe’nin. Gözyaşları yağmur diye dökülür yüreğimizin üstüne. Belki de bu yüzden böylesi hüzünlüyüz şu gök kubbe altında.

KAPTAN

Önceki İçerikWERTHER
Sonraki İçerikTARİZNAME
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.