Genç bir tavşanla bilge bir kaplumbağa
Yan yana geldi Hatay’ın yanan dağlarında
Bir muhabbet başladı en sıcağından aralarında.
Önce bilge kaplumbağa söz aldı
Dünyanın bozukluğuna işaret etti
İnsanın üç kuruşluğundan dem vurdu
Aklın ucuzluğundan…
İşine gelmezse eğer insan denen mahlûkatın
Kendisini de yakar bir kibritle, ülkesini de, dünyayı da
Son anlarıdır ömrümüzün tavşan kardeş
Neler çekti bu toprağın insanı, ağacı, börtü böceği
Ağacı yakan kibritin sapı da ağaçtan
Ağacı kesen baltanın sapı da
İyi de ne olacak bundan sonra üstat? dedi tavşan
Ben yandım ama kimse yanmadı bana
Ben öldüm ama kimse ölmedi bana
Etimin yanmasından ziyade
Canımın içten içe yanmasıdır beni kahreden
Yaşam alanımızı cehenneme çevirenleredir illencim.
Kalmadı artık benim de direncim
Bilge kaplumbağa sus işareti yaptı tavşana
Sokuldular iyice birbirlerine
İmkânı yoktu devasa ateşten kurtulmanın
Ve gözyaşları söndürmüyordu cehennemi
Bilge kaplumbağa yanıp da taşa dönmeden
Güne yazılmış şiirini okudu tüm insanlığa:
“Yanan sadece ağaç mı sandınız?
Can da yandı ey vicdansızlar
Ancak kalp sahibi olanlarda
Şu kareler karşısında vicdan sızlar
Şu kömürleşmiş tavşandır
Çizilmiş bir resim değildir.
Biblo da değildir bir köşede evinizi süsleyen!
Şu yanmış olan da kaplumbağadır
Size bu şiiri yazan, oyuncak hiç değildir.”
Nasıl uyuyacaksınız?
Bilge kaplumbağanın ve genç tavşanın
Kömürleşmiş cesetleri rüyanızda
Dokunacak kibriti çakan ellerinize
Ve hiç sönmeyecek bir ateşle
Yanacaksınız her iki cihanda
Her gece yeniden, yine, yeniden, yine
Temmuzun insanı eriten sıcağında yüreğimize kar serinliği getirip bizi mutlu eden ve ikisi özel olmak…
Acının ne dili var ne dini ne rengi ne de ırkı. Kim ayırır etle tırnağı……
“Sizin hiç babanız öldü mü? / Benim bir kere öldü kör oldum. / Yıkadılar aldılar…
“Benim çocuğum yapmaz!” demeyin. "Bunu yapanlar Karakoçanlı değil!” asla demeyin. “Bunu yapan dışarıdan birileri.” hiç…
Gönüllere sevgi tohumları ektiler. Bilemedik yaşarken kıymetlerini, Bir bir rahmet diyarına aktılar. Eksiliyoruz bir bir.…
Cahit Zarifoğlu'nun ölüm yıldönümü. Öyle ama şairler ölmez. Şiirleri yankılanıp durur kıyamete değin şu gök…
This website uses cookies.