Nasrettin Hoca’ya sormuşlar: “Eski ayları ne yaparlar?” diye o da: “Kırpıp yıldız yaparlar.” demiş.
Roma’da bir fotoğraf karesi düştü basına. Yerde yatan yüzlerce kuş… Hepsi de yeni yılı kutlamak için “insan”lar tarafından kullanılan havai fişekler nedeniyle can verdi. Yaşatmak varken öldürmek insana has bir şey; korumak varken korkutmak, kuşları seyretmek varken havai fişekleri seyretmek, kuşların şen şakrak cıvıltılarına kulak kesilmek varken havai fişeklerin sesine özlem duymak… İnsan bu dünyanın kıyametidir. Ve şu yerdeki cansız kuşların fotoğrafı da bunun ispatıdır.
“Yeni yıla girince kuşları ne yaparlar?” diye soruyorum sizlere. “Havai fişekle katlederler.” diye de cevaplıyorum.
Hazanda yere düşmüş yapraklar gibi caddenin ortasında ölü kuşlar… Eskisinden ne hayır gördüler ki bu masum ve savunmasız canlılar, yeni sinden de hayır görsünler. Medeniyet şov yaparken, gelişmişlik bencil bir şekilde kutlarken yeni yılı kendisinden başka bir canlıyı düşünür mü? Ağacı kesip süslerken tabii ki kuşlar nereye konacak? Onlar içine hayırlısı ölmek olacak (?) Yaşam alanlarını budaya budaya, kese kese daralttığımız hatta yok ettiğimiz canlıların yaşamaları dahi suç (!) Gökte kirliliğe sebep olan kuşlar bakın yerde nasıl da güzel yatıyorlar(!)
Ey merhamet dakika bir gol bir! Yine yoksun kalplerde. İnsanlık yerlerde yine. Vicdan artık lügatlerden de çıkarılmalı, önerim bu.
Yüzlerce kuş yere uzanmış. Bir ressam, savaş resmi çizmiş sanki! Bu resim karşısında söylenecek o kadar çok şey var ki! İnsanı çekip alsanız bu dünyadan tertemiz, mis gibi bir dünya kalır geriye. Savaşsız, silahsız, katilsiz, tecavüzsüz, şiddetsiz bir dünya. Nasıl da kulağa hoş geliyor değil mi? İnsan bu dünyanın katilidir.
Yerde yatıyor kuşlar. Sanırsınız ki bir mizansen bu. Suriye’de atılan bombalarla yerle bir edilen evlerin enkazında yatan ve Afrika’da akbabaların açlıktan ölümünü beklediği çocuklar gibi kuşlar… Eğlenceniz batsın. Yüzlerce kuşun ölümünün faturası olmayacak mı? Belalar, afetler, salgınlar, depremler bu masum ve dilsiz canlıların ahı da olabilir.
Yüzlerce ölü kuş…
Sanırsınız ki çiçek tarlası!
Yazıktır, günahtır.
Havai fişekler “Çin” menşeli, Corona gibi(!) Binlerce yıl önce keşfedilmiş. Dünyanın her tarafında görsel şölenlerin ve kutlamaların vazgeçilmezleri… Lakin birçok kazaya sebebiyet verdiği gibi doğaya da zarar veriyor, canlara da kıyıyor. İnsanlara hoş gelen diğer canlılara korku ve ölüm olarak geliyor. Evcil ve vahşi hayvanların patlama sesiyle korktukları ve strese girdikleri biliniyor. Elazığ’da geçen hafta meydana gelen depremde Alaska’nın –kedim- nasıl korktuğunu ve kaç gün bu korkuyla yaşadığını müşahade ettim. Hatta yine deprem anında korkudan kalp krizi geçirip ölen kedi bile olmuş. Aniden ortaya çıkan patlamalar, sarsıntılar, ışıklar ve benzeri şeyler canlara sebep oluyor. Roma’daki gösteride de havai fişekler kuşların toplu olarak ölümüne neden oldu.
İnsan bencildir. Onlarca canlıyı avlar “spor” diye. Kuyruğunu keser sokaktaki kedinin, patilerini keser köpeklerin… Havai fişek patlatır “yeni yıl geldi” diye ve bu yüzden yüzlerce kuşun ölümüne sebep olur. Umrunda mı kuşlar ölmüş? Sabah toplanır cesetleri kuşların çöpçüler tarafından atılır bir köşeye ve yılın geri kalan kısmında hiçbir şey olmamış gibi bal gibi de yaşanılır kuşların öldüğü caddede.
Yeni yıl gelince kuşları ne yaparlar?
Var mı cevabınız?
GÜRHAN GÜRSES