AY AŞIĞI DERGİ, TEMMUZ, SAYI 1

Tek sen yoksun bu şehirde.  Lüzumsuz geriye kalanlar, yığın. Kimsesizim anlayacağın, sensizim. “Kimsesiz kalırsan rabbine sığın!” derdi ninem!  Rabbime sığınıyorum.

Koca bir şehrin yükünü taşıyorum sırtımda sanki! Sokaklar, caddeler, marketler, alışveriş merkezleri…Kalabalıklar ve onların kulak tırmalayan gürültüleri… Ayyaşlar, keşler, haspalar, yosmalar, gezip tozmalar… Beynim açık hava gazinosu gibi, kalbim açık halk pazarı… Bu ne kadar yalnızlıktır içimde, patladı patlayacak hani! Canımı aldı alacak gibi!

Trafik lambaları, kornalar, ambulans sirenleri, küfürler, tükürükler, hakaretler, hırlamalar, gırlamalar ve fırlamalar gözümün önünde canlı bir film gibi duruyor. Tek sen yoksun bu kalabalıkta.

Bir çöp arabası geçiyor yerdeki çöpleri topluyor. Oysa ne kadar aşk var çöpe atılmış. İnsanların yüreğinde, beyninde. Hepsi de saklıyor. Asıl o kalptekileri, o beyinlerdeki çöpleri almak gerekir.

Dilencinin biri yaklaşıyor yanıma. Yüzü acayip derecede hüzünlü bakıyor. Hangi tiyatroda kaçmış acaba “Bu mimikler çok para eder hemşerim!” diyeceğim geliyor ama! Allah kahretsin şu insan yanımız yok mu? Acıyorum yine de ya da o istemiş yüzünü kara etmiş sen de vermezsen daha kara edeceksin yüzünü diye düşünüyorum atasözünden bozma bir cümle ile! Hem fotoğraflarımdan daha esmermişim. Neme lazım! Belki de vereceğim para akupak eder yüzümü! “Allah sevdiğine kavuştursun.” diye bağlıyor hüzünlü ifadesini damardan bir dilekle!

Üstüme başıma da dikkat etmiyorum son günlerde. Hep siyah giyerim, siyahın asaleti var bende. Tişörtlerimin tamamına yakını siyahtır geri kalanı gri. Kotu severim, spor ayakkabıyı. Sakallar kirlidir yazın, saçlar üç numara hep! Muhalif bir yapıya bürünür şeklim, tipim buralı olmaktan çıkar ifadelerimle birleşince. Uykusuzluk tavan yaptığından daha bir yorgun görünüyorum. Ne de yabancılaşıyorum kendime! Hep sevmeye başladıktan sonra böyle farklılaştım. Dağlar kadar farkım var senden önceki halimle. Ne kadar da ıssız bu gece sokaklar. Köpekler meydanı boş bulmuş olacak ki havlıyor uluorta. Sokak lambaları niye yanıyor böyle! Kimin parası gidiyor diye düşünüyorum böyle idealistçe, vatanseverce! Başka işim yokmuş gibi enflasyonu akıma getiriyorum, yoksulluğu, kimsesizliği… Oysa senden yana deflasyondayım. İçim ne yaşar, dışım ne yapar bir hal bu!

Acı bir kahve ısmarlıyorum kahve evinde. Fal baktıracağım telvesi kalırsa! Kahveci getir bakalım kırk yıllık dostluktan bir kahve! İçelim bu gece acı acı. Yalnızım bil bu gece! Hesabı merak etme para tamamdır. Yârdan taraf yaram da tamdır. Sen yârdan haber söyle bana. Bak yaralarıma da o yârin ahvalini beyan et bana! Ömrü yar olana elbet bir yâr gereklidir. Bu işte ne kâr var ne de zarar!

Ne kadar yalnız hissediyorum kendimi, ağustosun ortasında yalnızlıktan üşüyorum. Sokulacak bir kol arıyorum, oysa çok uzakta! Belki de deniz kenarında…İncisinde Türkiye’nin! Aşk lokması hazırlıyordur yine , belki de brovni… Yaslanacak bir göğüs arıyorum oysa çok uzakta! Belki de ülkenin öbür ucunda…

Bir telaş var etrafta. Bir huzursuzluk! Her taraf ayrılık kusmuğuyla dolu. İnsanlar kalp dolusu ayrılık kusuyor. Ne iğrenç bir vaziyet! İnsanlar kalp yerine taş mı taşıyor acaba? Bana ne oluyor böyle! Hiç mi yalnız kalan yok başka bu âlemde? Allah’ın hiçbir kulu da mı yok benim gibi! Bir acayiplik var bugün şehirde. Yalnızım yoksa bir şeyler mi oluyor bana? Sensizlik mi geçiriyorum yine! Nüksediyor hüznüm belki de! Kanıksadı herkes, “geçer” diyor bu kriz de! Zavallılar, geçmesini isteyen kim? Yâr yoksa da yanımda,  uzakta da olsa canımda bu acıyla var olduğunu biliyorum ya! Yeter bana. Onun bu dünyadaki varlığı yeterdir bana.

Tek sen yoksun bu şehirde. Bak genç bir adam yavuklusunu bırakıyor evine. Başka biri kavga ediyor, bir diğeri öpüşüyor işte! Ne kadar da sahtelik dolu bu aşk dergâhında!  Ne kadar da yapaylık var bu aşk deryasında!

Bu şehrin yüzünü taşıyorum her gün! Sen yoksun ve ben her gün sensin diye insanların yüzüne bakıyorum tek tek! Ne kadar da sahte bakışlar görüyorum, ne denli yavan tebessümlere muhatap oluyorum, ne çok acınacak laflar işitiyorum.

Yüreğime taş basıyorum. Ben bunlar gibi sevmiyorum. Yüzler maskeli, kalpler daldan dala konan kuş misali. Beni bunlara benzetmediğin için şükrediyorum rabbim sana! diye dua ediyorum. Karanlığın en dibindeyim ve Kuran’a el basıyorum ki seni daha bir seviyorum sevgili!

Gürhan Gürses

Önceki İçerikCAM MI BİLDİN YÜREĞİMİ
Sonraki İçerikALİ CABBAR
GÜRHAN GÜRSES Türk Dili Edebiyatı ve Felsefe bölümlerini bitirdi. "Yazan insan fark yaratır" diyerek kalemi eline aldı ve büyük bir aşkla yazmaya başladı. Şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde yazıları yayımlandı. Yerel ve ulusal gazete ve dergilerde, çeşitli edebiyat ve sanat sitelerinde denemeleri, hikayeleri, şiirleri ve fıkraları yayımlanmaktadır. Yeni Akit, Kamuajans, Başkentliler Haber, Yozgat Yeni Gün, Elazığ Yeni Ufuk Gazetesi, Karakoçan İlçe Haber gibi... Çeşitli edebi, kültürel ve sanat dergilerinde şiirleri, denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. DERGİLER: Divit Kalem, Bekir Abi, Ihlamur, Tefekkür, Yolcu, Sis, Ayı, Akaşa, Küllük, Telmih, Fatih E Dergi, Kalemlik, Yazık, Kirpi, Raf, Rıhtım, Mavi Yeşil, Öğretmenler Odası, Gözlük, Taşbina Fanzin, Hâlbuki, Yazı Yorum, Asilder, Sinada, Mukadderat, Müştak, Dümen, İdarecinin Sesi, Sahra,Teferrüc, Giz Edebiyat ve Sanat Dergisi, Hane-i Fanzin, Çerçi, Bizim Ece, Mütevazı, Kafkaevi, Jouska, İnfılak, Tebeşir İzi, Karakedi, Deruhte, Söylenti E Dergi, Üçüncü Yeni, Tetkik dergileri; SİTELER: Edebiyat Daima, Dergizan, Edebiyat Evi, Edebiyat Defteri, ANTOLOJİLER: Edebiyat Evi, Dergizan 1-2, Bizim Ece ve Dört Mevsim Antolojilerinde öyküleri, şiirleri yer aldı. 22. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarına Elazığ'ı temsilen katıldı. 2012'de Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde MEB'İN düzenlemiş olduğu Toplam Kalite Çalışmaları kapsamında ekip olarak katıldıkları "İletişimde Sözün Doğrusu - En Güzel Türkçeyi Sen Konuş" çalışmalarıyla dört bin çalışma arasında Türkiye birinciliği kazandılar. Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Stüdyosunda birçok şiir programına imza attı. Ülke genelinde 8 Mart'ta çıkan olan kadına şiddete dikkat çekmek için yazılan"10 Yazar 10 Öykü KAHIRİSTAN" adlı kitaba Sidoma adlı uzun hikâyesi ile katıldı. Malatya Büyükşehir Belediyesinin "Kırmızı Hayatın Rengi Olsun" projesi kapsamında 44 şair ve yazarın katıldığı "Dünya Barışı ve Çocuk Hakları Antolojisinden yer aldı. Malatya, 44 Yazar ve 44 Küçük Ressamla Zamana Not Düştü antolojisinde yer aldı. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonunun (BAŞKON) düzenlediği BAŞKENTİN EN İYİLERİ ÖDÜLLENDİRİLİYOR etkinliğinde Anadolu'nun en iyi makale yazarı olarak ödüle layık görüldü. Kaptan’ın Defteri (roman), Sidoma (roman) ve Can Kırığı (şiir) olmak üzere üç kitabı bulunmaktadır. Halen Elazığ Necip Güngör Kısaparmak Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yapmaktadır. Twiter: @gurhan_kaptan Face: https://www.facebook.com/gurhan.gurses.96 İnstagram: @gurhangurses1 Web: https://kaptaninsiirdefteri.com/ https://www.youtube.com/channel/UCwhWmJkvo968KUqH0sHbJFw Mail: gurhangurses1@hotmail.com Pinterest: @gurhangurses1

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.