Köfteciler Sokağı’ndayım Dayı.
Arnavut kaldırımlarda…
Yüreğim elimde, hüznüm dilimde
Ocağına geliyorum.
Ne de seviyorum burayı
o kadar karamsarım ki bu gecesöyleyin ay doğmasın boşunayıldızlar çıkmasın semayagüneş batmasa da olurşöyle bir baksam kafidiretrafı karanlık etmeyeher tarafım ayrılık içindekırılan kalbim sargıdaaklım bilmem kaçıncı baskıdaben onu sevmeye memurumonsuz basbayağı mağdurumdünyanın...
Şimdi ayrıldık yaBir ağacın dalları gibi;Sen o yana düştünBne bu yana düştüm yaCan kırıkları batacakYüreğimizeHer özleyişteCan parçaları batacakBizden kalanYine bize musallat olacakHer hatırlayıştaYüreğimize
KAPTAN
Genç bir tavşanla bilge bir kaplumbağa
Yan yana geldi Hatay'ın yanan dağlarında
Bir muhabbet başladı en sıcağından aralarında.
Önce bilge...
bir çocuk vardı alışveriş merkezinin önündeelinde selpak, ayağında terlikdüşmüş hayatın içine tepetaklakburnunda sümük, dudağında uçukkeyfi belki de yarım buçukgözünde kapkara bulut, yok umutüstünde eski püskü bir tişörtleduruyordu sessiz bir şekildeçalınmıştı çocukluğu besbelliparklarda...
çok şükür rabbim çok şükür
şükretmeyenin yüzüne tükür
kimsenin kulu olmadık rabbimçok şükürkimsenin üç kuruşluk pulu da olmadıkçok şükürpul da olmadık hiçbir zarfaçok şükürpulluk...
Düşüp de eşme yaranı.
Eşip de şaşma haline âlemin.
Kaşıyıp da kanatma,
Kanatıp da kalma pansumansız, kanatsız ve de dostsuz.
ne kadar da öküz var memlekette
oha diyene selam olsun
ne kadar da yalaka var memlekette
işine bakana selam olsun
şiirlerarası bir aşktı bizimkisi
bir şiirden bir şiire
asla bitmeyen
her dizesi kalpten çıkan
bir kafiye...