Çöp evdeki çocuğun dramı bütün ülkenin yüreğini kanattı. Çöp olmuşuz, kokuyor ve çürüyoruz ama kimse bunu kabul etmiyor.
Birbirimizden haberimiz yok. Dolar kadar kıymeti yok çocukların; kiralanan bir ev ve değerinden fazla satılan bir otomobil… Kimsenin kimseden haberi yok: anne babanın evladından, alt katın üst kattan, yan dairenin karşısından, muhtarın mahalleden, öğretmenin sınıfından, müdürün okulundan… Paramız gibi her gün düşüyor değeri çocuklarımızın, kaybediyoruz onları. Seslerini duyamıyor, ellerini tutamıyor, gözlerine bakamıyoruz.
Ey çocuk; seni teyzene bırakan annen, anne rahmine düşüren baban, odaya bir seneden beri kilitleyen sözde teyzen, sesini duymayan apartman komşuların, aramayan öğretmenlerin, yetkililere haber vermeyen idarecilerin, varlığından haberi olmayan mahalle muhtarın ve diğer herkes utançtan yüzünü kapamalıdır bugün.
Seni eve mahkum eden zihniyeti sorgulamayan, senin orada olduğunu fark etmeyen, seni bir deri bir kemik bırakan, çöpe atan, odaya kilitleyen vicdana da…
Her şeyin para olduğu, her şeye maddiyat olarak bakıldığı daha fazla nasıl kazanırımın reyting yaptığı, kiralanan evin fahiş fiyatla verildiği, eski arabanın, yeni kanapenin, beyaz eşyanın olduğundan daha fazla satılmaya çalışıldığı, temel ihtiyaç ve gıda malzemelerinin her gün yeni ayarlama ile en yüksek fiyata çekildiği, zam beklentisi ile stokların yapıldığı bir ülkede şimdi kanayan vicdanınımıza tampon arıyoruz. Biz paraya tapıp rabbi unuttuk; sonra Allah korkusunu, vicdanı… Eğitimi rölante aldık, insanı öteledik, çocukları yok saydık, kadınları görmedik velhasılı bizi biz eden her şeyi tabiricaizse gömdük. Vicdanı arıyoruz gündüz elde fenerle, gözlerde merhametin sızıntısını bulsak iyi, kalplerde sevgiyi, her işimizde ahlakı… Biz parayı kaybetmedik ahlakı kaybettik, insanı.
Bırakın her şeyi, silin. Dibi bulduk kabul edin. Yeniden inşası için gelecek neslin, eğitime ve aileye gereğinden fazla önem verin. Testi, denemeyi, sınavı vesaireyi terk edin. Yolda yürümeyi öğretin, teşekkür etmeyi, özür dilemeyi, her canlının yaşam hakkına saygı duymayı, devlet malını korumayı, insan haklarına hürmeti, farklı düşüncelere, renklere, dillere tahammülü… Spora yönlendirin çocukları, sanata, müziğe, resme, tiyatroya, bilhassa mesleğe, bilime… Yerdeki çöpü almayı öğretin, bahçedeki çiçeği koparmamayı, ağacı sökmemeyi, yere tükürmemeyi, başkasının sırasını almamayı, torpil yapmamayı, hakka girmemeyi, haksızlığa itiraz etmeyi öğretin, yalana karşı doğru olmayı, zulme karşı durmayı… Uzar gider bu hikaye böyle.
Çocuğun kilitli kaldığı eve kira ödenmediği için icra yoluyla girilerek öğreniliyor her şey. Bu daha iç kanatıcı değil mi? Çocuktan kimsenin haberi yok bir senedir. Ha doğmuş ha ölmüş. Daha ne kadar kötü olabiliriz? Hep diyorum sağınıza solunuza bakın lütfen. Aç birileri olabilir o duvarların arkasında, hasta, yardıma muhtaç ve bu 9 yaşındaki çocuk gibi mahkum olabilir birileri.
Kimse çocuğu merak etmemiş. O nasıl bir annedir teyzesine bırakmış çocuğu. O nasıl bir babadır haberi yok evladından. Ya okuldakiler, ya apartmandakiler. Hiç mi koku almadınız çöp evden, hiç mi ses duymadınız? Kadın kirasını düzenli ödemiş olsaydı çocuk ölecekti. En az olay kadar üzücü olan olayın öğrenilme sebebidir de diye düşünüyorum.
Çocuklara sahip çıkamıyoruz. İnsan evladını istemez mi? Evladı nasıl aklında olmaz, kalbinde sevgi hiç mi yok mu o anne babanın? Çocuk, anne babasını Allah’a şikayet etsin. Bir de evladı olsun diye yanıp tutuşan nice kadın var. Rabbim hikmetinden sual olunmaz ama bunun hesabını sor o zalimlere.
Bugün de çok şükür insanlığımızdan utandık. “Ben insanım.” diyen mülteci çocuk kadar gündeme gelmeli bu da. Ülke ayağa kalkmalı. Belki de başka kapılar ardında saklı duran nice minik yürek vardır korkudan zar zor atan. Sesimiz bir olmalı ki sağır etsin zalimlerin kulağını. Korku salsın onların hayasız yüreklerine.
Bu ülkenin kendi dinamiklerine dönmesi, kendi acı ve hakikatiyle de yüzleşmesi gerek.
Eskiden mahalleye yabancı girse herkes bilirdi. Şimdi apartmanda bir seneden beri çöp birikiyor, bir çocuk kilitleniyor; kimse duymuyor ve görmüyor. Üst katta düğün var, alt katta cenaze. Kimse kimsenin farkında değil.
Bu toplumun herhangi bir uzvunda kan akıyorsa ve biz bunu görmüyorsak o bünyeyi en kısa sürede bu kan kaybı yere düşürür. Kanayan yere vaktinde müdahele etmeli ve gerekli tedbiri almalıyız.