gitsem diyorum
hani şöyle çok uzaklara
gözlerden ırak olsam
gönüllerden uzak düşsem
akıllara gelmesem bir daha
hani diyorum adımı değişsem
hüznüm de değişir mi acaba
aşkım da değişir mi
acılarım ve anılarım da
kederim değişmez de
ya kaderim
canım çok yanıyor
hani diyorum
kimseyi tanımasam
cahili olsam sevmelerin
aşkların yabancısı
yaşamın yalancısı
kalbim ağrır mı yine
gözlerim ağlar mı
unutsam diyorum
şöyle her şeyi
akletmesem güldüğüm günleri
hayal kurmasam mutlu yarınlara dair
bulaşmasam iyiye, doğruya ve güzele
hani diyorum
şöyle kıyısından geçip gitsem yaşamın
kendimi aşikar kılmasam hiçbir kimseye
mutlu olur muyum acaba
bir daha biteviye
dalsam diyorum şöyle derinden derine
rüyalarda gülüp oynasam kendi kendime
sevsem sevilsem delice
gülsem halime
mutlu olsam bir çocuk gibi
uçurtma uçurtsam
kovboyculuk oynasam
ya da evcilik
gerçek olur mu bir gün uyanmasam asla
ölsem diyorum şöyle sahiden
mezara girsem isimsiz ve sahipsiz
çürüsem toprak olsam
aniden eline alıp da toprağımı
teyemmüm eder misin benimle
aşkın abdestini alır mısın yüreğimle
bana durur musun
namaza durduğun gibi
dua eder misin bize
bilmem inanır mısın bana son bir defa
“sensiz bu yaşamın canı cehenneme” desem
gelip de cennete çevirir misin ömrümü