Şeyhi’nin 15.yy.da yazmış olduğu Harname (eşekname) edebiyatımızdaki en güzel fabl örneklerinden bir tanesidir. Öküzlere özenen bir eşeğin kulağından ve kuyruğundan olmasını hikaye eder.
Tabii ki eşek anlatılırken insan kastedilmiş ve verilmek istenen mesaj da bu şekilde iletilmiştir. Herkes üzerine düşen payı illaki almıştır.
Bugünkü harname mevzusu farklı.
Sosyal medyaya yansıyan fotoğraflarla gündeme oturan ve herkesin maşeri vicdanında yaralar açan bu karelerde insanlığın artık bittiğini, bu dünyanın dilsiz canlılarının da bu biten insanlıktan payını acımasız bir şekilde aldığını müşahade etmekteyiz.
Yazın ağır işlerde kullan, yemini az ver, suyunu az içir; kışın da sal ortalığa sırf beslememek adına. Kurt mu kapar, ayaz mı vurur, açlıktan kırılır mı, susuzluktan çatlar mı? Kimin umurunda bu.
Allah der ki: “Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Şimdi zulme susuyorlar ama hesap günü konuşacaklar.” İnsan bundan habersiz mi? Ve rabbinden korkmaz mı?
Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan, hayvana eziyetten çekinmeyen mahluk! Sahi nasıl öleceksin? Düşünsene hesap gününü. Eziyet ettiğin her canlı karşında duracak saf saf ve dile gelip sayacak ettiklerini bir bir.
Ölüme terk ettiğiniz her canlının vebali boynunuzadır.
Yazın sefasını çekenler, kışın cefasını çekmiyor eşeklerin.
Karda kışta dışarıda adeta buzdan bir heykel gibi donan ve yiyecek bir avuç saman, içecek su bulamayan eşeklerin görüntüleri sosyal medyada paylaşıldı.
İnsan olmaktan utanacağımız kareler yansıdı.
Merhametin her insanda olmadığı, vicdanın sadece sözlüklerde kaldığı bir devirdeyiz. Yazın yük taşıdığımız, yük taşırken dahi sopalarla yara bere içinde bıraktığımız, dövüp bağladığımız, kışın sırf beslememek için sokağa attığımız bu canların da bizden alacağı var.
Siz sanmayın ki sadece insana yaptığımız zulümlerin cezasını çekeceğiz. Kırdığımız dalın, kopardığımız çiçeğin, attığımız taşın, kuyruğunu kestiğimiz köpeğin, kulağınız kopardığımz kedinin, kanadını kırdığımız kuşun da bizden alacağı var.
Ah sosyal medya sen nelere kadirsin.
Bir kare fotoğrafla zemheride ayaz yiyen eşekler hemencecik koruma altına alınmış.
Zaten ağlarsa bir anam ağlar bir de sosyal ağ’lar!
Eziyet değil mi kış günü? Evimizde dahi üşürken bizler, onlar eksi yirmileri bulan bir coğrafyada donmakta ve aç bir şekilde dışarıda beklemektedir. Çünkü gidecek halde değiller iplerinden bağlanmışlar.
Sahibi belli değil mi bu eşeklerin?
Asıl eşek, sahibi…
Asıl donması gereken, aç bırakılması ve aileden uzak tutulması…
İnsanlığa laf, neresi doğru?
Vicdana bak hiç yok.
Sosyal medya bu eşeklere geçici de olsa ev buldu.
Ya diğerleri?
Merhamet kaldı mı insanda? Biri tok yatar biri aç. Biri sıcakta keyif yapar, biri soğukta donmamak adına altına yapar.
Yılkı gibi eşek sürüleri. Bahar ve yazda iş, sonbahar ve kışta mafiş. Doğa tek tırnaklı hayvanların yaşadıkları eziyete şahit olmaktan utanmıştır. Sahipsiz atlar, eşekler ne olacak peki? İnsanlar keyiflerine göre değil, oranın şartlarına uygun hareket etmelidir.
Şehrimizdeki her canlıdan sorumluyuz. Yaşam alanlarını bitirdiğimiz, canlarını hiçe saydığımız her canlıdan mesulüz. Kimse kendisini sütten çıkan ak kaşık bellemesin.
Raconsa racon, tavırsa tavır, postaysa posta… İnsan, insandan yana muzdarip bu dönemde.
Hayvana kıyan nasıl bir insandır? Bozulduğu zaman insandan daha tehlikekli bir varlık yoktur ve ilelebette olmayacaktır.