Temmuzun insanı eriten sıcağında yüreğimize kar serinliği getirip bizi mutlu eden ve ikisi özel olmak üzere dört yetimin ve onlara kol kanat geren bir annenin yüzünü güldüren bir yardımdan bahsetmek istiyorum. Genelde yardım sahibinden ve yardım ettiğimiz evlerden bahsetmem ama bugün alkışlanması gereken, örnek alınması icap eden bu hayırseverden bahsedeceğim. Tabii ki yardım ettiğimiz evin üyelerini hiçbir şekilde deşifre etmeyeceğim. Bazen iyi örnekler birbirini tetikliyor ve bir kartopu gibi ufacık bir iyilik kocaman bir iyilik çığına ulaşıyor. Ramazan ayında da da üç beş evle başladığımız yardım kampanyamızı ramazan sonunda yüzlerce eve ulaşarak tamamladık. Önce kendi ihtiyaç sahibimiz… Sağımız solumuz, önümüz ardımız… O kadar çok ihtiyaç sahibi aileyle dolu ki etrafımız… Avemelere, trafiğe, cep telefonuna, sokağa, kafelere bakıp da bu ülkede herkesin keyfi yerli yerinde, herkes lüks ve şatafat içinde diyenlere şaşırıyorum. İyi de bu ülkede 80 milyonun üstünde insan var. Bu şatafatlı yapının içinde 80 milyonun kaçı var? Neyse…
Karakoçan… İyi ve güzel insanların çokça olduğu ilçem… Bu iyiler ortalıkta fazla görünmezler, bilinmek de istemezler ama hep Karakoçandadırlar ve icraatçıdırlar. Karakoçan sevdalısıyız ayağına yatıp ilçenin yarınına posta koyanlar da bizim nezdimizde ancak “dırlar”lar. Bunu ayrı yazacağım. Bu ilçenin sahipsiz olmadığını, yapılan yanlışları, edilen haksızlıkları, makam uğruna harcanan insanları, iftira atılan değerleri ve yalnız koyulan bir ilçeyi… Mevzu Karakoçansa o zaman ben de şunu söylemek istiyorum herkese: “Asıl şimdi sahip çıkın Karakoçan’a, Karakoçanlıya.”
Hiçbir beklentisi olmadan ilçesini seven o kadar çok Karakoçanlı var ki… Bir de her şeyi bekleyip olmadı mı saydıranlar var. Biz iyi pencereden bakacağız bugün. Güzel olandan yana tavır koyacağız. O kadar olumsuzluk, dedikodu, karalama siyaseti, etiketleme, yalan dolan, riya ile muhatabız ki bir kerecik de olsa güzellikten yana postamızı koyalım. Bu güzelliğe vesile olanı da alkışlayalım. Yargılamayalım da. Sağ elin verdiğini sol el görmesin de demeyelim. Zaten yardımın ulaştığı yeri bilmiyorsunuz. Bu yönde bir mağduriyet de yok.
O kadar güzel insanımız var ki… Kalpleriyle, akıllarıyla, yardımlarıyla… Doğru adrese ulaştığına inandığı an yüreğindekini veren insanların yaşadığı yerdir Karakoçan. Karakoçan Lisesi ve Karakoçan Anadolu Lisesi idarecisiyken de ihtiyacı olan öğrencilerimiz için aradığımızda bu ihtiyaçları anında karşılayan iş adamlarımız vardı. Onların bir kısmı ilçede bir kısmı Elazığ’da yaşıyor şimdi. O günden bugüne her zaman sesimize ses olan isimlerden biri de harbi Karakoçanlı Sayın Mehmet Yürük’tür. Kendisi yine kalplere dokunan bir yardıma imza attı. Bu satırlar naçizane teşekkür mahiyettindedir. Başka açıdan okumayın sakın. Ne bu kalem kimsenin yağcılığını yapar ne de bu hayırsever bunu bu şekilde kabul eder. El kendi değerlerini el üstünde tutar, biz fırsat ararız ki yerle bir edelim. İlçeye yüzümüzü dönelim ve hakikaten hiçbir makam, mevki yahut başka bir çıkar gözetmeden halkının yanında olanları baş tacı edelim. Bakın o zaman Karakoçan nasıl büyür ve gelişir. Kimsenin kendisini mağlup, mahcup saymadığı, başarısız kabul etmediği ve bu olumsuzlukları üçüncü kişilere havale ettiği bir yerde Allah aşkına nasıl çıkar aydınlığa karanlıklar diye sormak istiyorum.
Gün birbirimiz destek olma günüdür. İyileri görme, güzelleri alkışlama, memleketini ve insanını çıkarsız sevenleri bilme günüdür. Öyle haybeden, kuru laf ve gürültüden ibaret olan değil hakikaten yüreğiyle halkın içinde olan, elini darda olana uzatan ve elindekini büyük bir cömertlikle paylaşandan yanadır takdirimiz.
Sadede gelelim. Mevzubahis olan ve görsellerini paylaştığımız ihtiyaç sahibi evimize bugün: Bir oturma grubu… 6 kişilik mutfak masası ve sandalyeleri… İki baza yatağıyla birlikte… Bir gardırop… Bir tutam sevgi, çokça ilgi, bir deste nezaket, bir demet güzellik teslim ettik. Rabbim katkısı olan iş adamımız Mehmet Yürük’ten razı olsun, kazancına bereket katsın.