Nasıl da güzel bir ismi var. Nasıl da zarif… Nasıl da… Nutkum tutuldu. Kim ne ister 8 yaşındaki bir kız çocuğundan? Hangi çağa denk geldik rabbim? Hangi canilerle yaşıyoruz çoluk çocuk?
Şeytanlar aramızda… Evimizde, sokağımızda, köyümüzde, mahallemizde… Hangi birini taşlayalım. Herkes masum, herkes mazlum… He canım sen getir gerisini… Herkes sütten çıkmış ak kaşık. İyi de süt niye siyah? Kör müsünüz?
Kimse suçu kendisinde aramıyor, hep başkası suçlu ve kötü… Hep birileri katil, sapık, zalim, bağımlı… Kendisinden birileri katilse değildir, sapıksa saklanır, zalimse susulur, bağımlıysa inkar edilir. O zaman Narin nerde? Akrabalardan oluşan bir köyde 8 yaşındaki kız çocuğu 9 gündür nerede? Herkes kendi sapığını koruyor, canisini besliyor,hırsızını baş tacı ediyor.Kötülük her yerde kötüdür. Sizin kötünüz de kötüdür iyi değildir.
Okulda da karşılaşıyoruz.
“Ablacığım senin evladın madde kullanıyor.”
“Asla kullanmaz.”
“Abiciğim senin oğlun sürekli kavga ediyor, üzerinde bıçak taşıyor.”
“Mümkün değil.”
“Sayın veli çocuğun olumsuz tiplere takılıyor.”
“Takılmaz.”
“Küfrediyor.”
“Etmez.”
Uzayıp gider buna benzer diyaloglar. Oysa o çocuklar hepimizin. Herkes üzerine düşeni yapsa zaten sorun kalmayacak. Bu senin üzerine vazife ey falan filan dediğimizde de “Sen işine bak!” derler. Sizin bugün koruduğunuz ve güya laf getirtmediğiniz bu çocuklar yarın sürmanşet olur. Diyecek o kadar çok şey var ki! Kursağımıza kadar doluyuz. Görünen köy kılavuz istemez. Artık kral çıplak demenin vakti gelmedi mi ey her şeyin en uzmanı olan içinde yaşadığımız güya medeni ve ileri toplum? Spor, ekonomi, siyaset, din vesaire… Her şeyde allameyi cihan kesiliyorsunuz. Bakın çocuklar kaçırılıyor. Madde bağımlısı oluyor. Öldürülüyor. Taciz ediliyor. Farkında mısınız? Herkes kendi işini ama kendi üzerine vazife olan işi; annelikse annelik, babalıksa babalık, hocalıksa hocalık, kocalıksa kocalık yapsa acaba bu toplum böyle olaylarla karşılaşır mı bir daha?
Çocuklarınızı lütfen kontrol ve takip edin. Nereye gittiklerini, nerede olduklarını bilin. Arkadaşlarını tanıyın. Mümkünse sizden uzakta kalıp yaşamasınlar. Özellikle de kız çocukları. Bunu okul olarak diyorum, size yakın yerde okusunlar. Ulaşabileceğiniz, görebileceğiniz yerde…Madde kullanımı o kadar çok ki bununla ilgili bir şey görürseniz müdahale edin. Öğretmenlerinizle irtibat halinde olun. Ve olumsuz bir durum varsa mutlaka bunu yetkililerle paylaşın, bu çocuğunuzla ilgili olsa da.
Ahkam kesiyoruz ama hep başkasına. Hüküm veriyoruz. Yargı dağıtıyoruz ama dikkat edin hep başkasına. Zülfüyare dokunmuyor kimse. Dokunanı da anında darbediyor. Oysa tepe taklak giden bir toplumun bu can yakan sesi, acı veren durumu çocuklarımıza da tesir ediyor, ömürlerinin ilk yaşlarında böylesi kayıplara karışıyor.
Nasıl da yakışıyor bir kız çocuğuna Narin adı. Allah anasına babasına bağışlasın inşallah ve rabbim hiçbir ana babayı evladının yokluğuyla sınamasın. Beş çocuklu bir ailenin tek kızı tabii ki narin olur. Evin tek taş pırlantası… Kaç gündür kayıp? Kaç gündür bu ayıbı yaşıyoruz ülke olarak. Kendi köyünde – hem de akrabalardan oluşan bir yerde – 8 yaşında bir kız çocuğunun 9 gündür kayıp olması ülke olarak hepimizi derinden üzmüş ve endişeli bir bekleyişe sürüklemiştir. Narin bulunacaktır yüzde yüz, temennimiz yaşıyor olması yönünde ama bulunamadığı günlerin sayısı arttıkça yaşıyor olma ihtimali zayıflıyor.
Son yıllarda kayıp çocuklar çoğalmadı mı? Canımız ciğerimiz çocuklarımızın gülüp oynayacağı bir ülke olmaktan çıkıyor muyuz? Parklar mezar mı olacak? Çiçekler küçük cenazelerin üstüne mi konulacak? Bir çocuktan ne isterler? Onlar evin, sokağın, okulun ve bir ülkenin en ama en masumları değil midir? Çocuklara uzanan eller kırılmadıkça, onlara göz koyan hastalıklı ruhlar kabzedilmedikçe bu ve benzeri olayları daha çok yaşayacağız gibi görünüyor.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne göre “narin” demek ince yapılı, nazenin demektir. Bahtı da ismi gibi güzel olaydı ya, kaderi de ismi gibi ince olaydı ya.