ey insan!
ölmeyeceğim diye yaşayan!
ölen hep başkası olmayacak!
ölen bir gün sen olacaksın.
ey insan!
ölüm ensende kolla ardını
ölüm karşında kolla önünü
sağında solunda
verilen sala kulağında
ölmeyecek olan kim,
sağ kurtulacak olan
fatihamız hazır herkese
fatihanız hazır herkeste
ölüm cepte
rabbim affet genç öleni
cennete koy çocuk olanı
ateş düştüğü yeri yakar
en çok analar ağlar ölümüne çocuğunun
sonra babalar,
sonra herkes
ölüm kapında bir tokmak sesidir
vurulur ansızın
pencerende bir kuş sesidir
öter vakitsiz
bacanda bir dumandır
tüter yaz kış
üşürsün bir ölüm haberi aldığında
cehenneme girsen de ısınamazsın
ölüm kapında olsa bile
hesabınız bitmez;
yarın ne giyeceğim,
kimi seveceğim,
nereye gideceğim diye
dört adam taşır tabutunu mezarlığa kadar
artık pazarın hayrola,
hesabın kitabın açıla!
fani olandan baki olana yolculuk
kesilir her soluk
diri ya da ölü fark etmez
gözyaşları akar oluk oluk
geride kalanların yüreği kanlı
onlar yolcu ederken seni,
beklersin sen de onları
yolcu kim
ev sahibi
mülk sahibi
ölüm bir çiçektir
açar dört mevsim bahçende
bir güneştir
doğar her gün göğünde
ey insan
ölmeyecekmiş gibi yaşayan
dünya kimseye kalmaz
azrail sanırsın tek senin canını almaz
bak minareye,
gelen sese kulak aç
falan oğlu, filan kızı diye söylenir
sırası gelen gidiyor
ne bir dakika geç
ne bir dakika erken
acıtarak, yakarak, kahrederek
her gün birileri kuş olup uçuyor
heybesini alıp bu diyardan göçüyor
giden gelmez geriye bir daha
kalan istese de gidemez bir adım öteye
alna yazılan neyse, o olur
başa gelen neyse, o çekilir
rabbim cennet eylesin mekanını gidenin
kalanın ahretini yaşarken cennet eylesin
uzak olsun ölüm gençlerden diyeceğim lakin
her doğan ölecek bir gün
elden duadan başka bir şey gelmiyor
yürekten duadan başka bir şey birikmiyor
dudaktan duadan başka bir şey dökülmüyor
ey ölüm!
ölümsüzlüğü tattığımız zaman
gelir senin de sonun
gelir senin de sonun
KAPTAN