Rumeli Hisarı’nda uzatmış saçlarını Marmara’ya.
Ne de girmiş havaya?
Atmış ceketini sırtına, vurmuş voltasını.
İçmiş sigarasını, tutmuş oltasını aşkın.
He canım,
Yüreği çengele takılan
Saçına takılmaz mı?
Karıştırmak bu kadar olur,
İki kıtayı bir perçemle.
Yan yana gelmez asla iki yakası bu aşkın,
Çekip almak senin elinde.
Rumeli Hisarı’nda uzatmış saçlarını Marmara’ya.
Ne de girmiş havaya?
Kız bu ne caka, bu ne işve!
Şimdi Marmara olmaz mı yüreğim?
Akmaz mı dipten dibe yüreğine?
Vurmaz mı sahiline gözyaşlarım “Gitme!” diye.
Akmaz mı gözyaşlarım “Kal!” diye.
Düşen olmaz mı uzatırsan saçlarını böyle?
Karasına çarpmaz mı geçen gemiler?
Karasına vurulmaz mı çarpan yürekler?
Ola ki geçen gemiler takılsın saçının bir teline, çekilsin karaya.
Ola ki atan yürekler takılsın saçının bir teline daha bir çarpsın sevdaya.
Otursun yüreğine terk edip giden ham bir yemek gibi
Karaya oturursa bir gemi nasılsa
Otursun kalp karasına koyup giden.
Gidersen oturmaz mı hüzün yüreğime?
Konmaz mı gam gözlerime?
Akmaz mı kan beynime?
Rumeli Hisarı’nda uzatmış saçlarını Marmara’ya.
Ne de girmiş havaya?
Kız bu ne afili duruş?
Bu ne yandan bakış?
Bu ne cilveli çakış?
Deniz kokar bu mevsimde saçların.
Gözlerin mavi bakar.
Hasret kokar çiçeklerin.
Ve kalkıp İstanbul olur ayrılığın.
İnsanlar akar bir yakadan bir yakaya.
Ve kalkıp İstanbul olur sevdan.
Ayrılık baştanbaşa akar içimde.
Ve kalkıp deniz olur gözyaşlarım.
Ege’yi sel alır.
Bu yük ağır, büyük ve eşsiz,
Bu kalp yorulur bir akşam sensiz?
Başkenti olamadı memleketin
Ama sevdanın, yalnızlığın ve sensizliğin
Başkenti oldu İstanbul bensiz.
Ayrılığın parafı oldu,
Hüznün tarafı oldu İstanbul.
Milyon kere milyon İstanbul!
İnsanlar yürür kalbimin üstünden.
Milyonlarca ayak izi,
Tanırım adımını.
Issız ve sakin ve usul usul…
Bir yer altı nehri gibi,
Milyonlarca ses içre tanırım sesini.
Bir melodi gibi inceden inceye
Dokunur bir Anadolu türküsü gibi
İçten içe yanarım.
Rumeli Hisarı’nda uzatmış saçlarını Marmara’ya.
Gözlerinde kırlangıçlar,
Ellerinde kâğıttan gemiler,
Dudaklarında hüzne bandırılmış kelimeler…
Ve ayrılık bandıralı gemiler geçer
Gözlerimden gözlerine…
Tuzludur deniz suyu yaramı batır.
Tuzludur deniz suyu yüreğimi batır.
Kabuk bağlasın taze acılarım tez elden
Can kırığı çabuk kaynasın.
Ve yüreğim; ayrılığın, hüznün, yalnızlığın
Limanına demir atsın.
Rumeli Hisarı’nda uzatmış saçlarını Marmara’ya.
Ne de girmiş havaya…